Kuran Her Detayı İçerir
''Allah
size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah’ın dışında bir hakem
mi arayayım?'' (6-Enam
Suresi 114)
Kuran,
bazılarının zannettiği gibi ana konulara değinerek, yan konular için bizi başka
kitaplara, şeyhlere, ilmihallere, ya da ünlü hadis kitaplarına havale etmiyor.
Kendisinin detaylandırılmış olduğunu söylüyor. Eğer bir yasağı, detayı, ibadeti
Kuran’da bulamazsak, bu; o yasağın, detayın, ibadetin dinimizin bir parçası
olmadığı anlamına gelir. Örneğin ipek giymek veya midye, karides yemek ile
ilgili Kuran’da bir ifade olmaması; ipeğin giyilebileceğini, midye ve karidesin
yenilebileceğini gösterir. Kuran’da bir fiilin yapılmamasına dair izah aramak
gerekir, yapılması gerektiğine dair izaha gerek yoktur. Örneğin ipeğin
giyilmesinin yasak olduğuna dair izahın bulunamaması yeterlidir. Ayrıca ipek
giyilebilir manasında bir ayete gerek yoktur. Bu basit mantığı şu ayette de
gözlemleyebiliriz.
''Ey
iman sahipleri, size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Kuran
indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. Allah onları affetti. Allah
Bağışlayandır, Merhametlidir.''
(5-Maide Suresi 101)
Allah kullarına güçlük çıkarmak istemediği için birçok konuda
açıklama yapmamıştır. Eğer açıklama yapsaydı, o konularda da üzerimizde
sorumluluk olacaktı. Allah birçok ayette dinin kolay olduğunu, insanlara güçlük
çıkarmak istemediğini söylemektedir. Oysa hadis uydurucuları ve mezhepçiler;
sanki unutulmuş gibi Allah’ın açıklama getirmediği konuları kendilerine göre
açıklayarak ve bu açıklamaları da Peygamberimiz üzerinden kutsallaştırmaya
çalışarak, din adına zorluklar üretmişlerdir. Dinin yasakladığı her şey kötüdür,
ama din her zararlı fiili yasaklamak zorunda değildir, belirli alanlardaki
seçimler insanın özgür iradesine bırakılmıştır. Dinin açıkladığı hususları
yerine getirmek bir sorumluluktur. Bu yüzden, dinde açıklanmayan hususların,
Allah’ın bize verdiği özgürlük alanları olduğunu anlamalı ve acilen dine
yapılan ilaveleri Kuran’ın fırçasıyla temizlemeliyiz.
Allah Unutmaz.
''Rabbin
asla unutkan değildir.'' (19-Meryem Suresi 64)
Rabbimiz
Allah, her şeyi bilir ve bu, bizim din adına tüm ihtiyaçlarımızı bildiği
anlamına gelmektedir. Allah’ın açıklamadığı konular;
haşa unutkanlığından değil, bizi o konularda özgür bırakmak istemesinden
kaynaklanır. Allah’ın açıklamadığı konuları açıklayarak dine yeni
ilaveler, yeni detaylar getirenler yukarıdaki ayeti görmezlikten gelip,
Allah’ın indirdiğinin kendilerince eksiğini mi kapıyorlar? Örneğin Allah kadına
“Şuradan şuraya kadar örtüneceksin” şeklinde bir üniforma ve peçe gibi
kıyafetler tarif etmemişken, bu üniformayı Allah adına tarif etmiş olanlar ne
yapmak istediler? Niye Allah’ın kitabı Kuran’ın dışında kendi görüşlerini dine
soktular? Bu soruların niyesi belki tartışılır ama Kuran’da olmayan izahların
dinde de olmadığı; bu örnekte görüldüğü gibi kadına bir üniforma biçmenin
Allah’a, Kuran’a, dine ilaveler yapmak olduğu tartışılamaz.
(Kadının
kapanmasıyla ilgili yazıyı blogun arama kısmından bulabilirsiniz.)
''Kendilerine
okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu?''
(29-Ankebut
Suresi 51)
Ne
yapıp edip, gerektiğinde ayetleri çekiştirip, içinde binlerce uydurma olan
hadisleri ve dine ilave bir sürü yorumu/içtihadı uyduran mezhep imamlarının
görüşlerini din diye yutturmak isteyenlere, Kuran yetmiyor. Çünkü Kuran, kadını
gelenekçilerin istediği gibi kapatmıyor, haremlik-selamlık yapmıyor, sanata ve
heykele yasak getirmiyor, sarığın, sakalın ve cübbenin veya diğer Arap
geleneklerinin dini bir yönü olduğunu söylemiyor. Bu yüzden, geleneksel
inançlarını dinsel temellendirmeyle savunmak isteyen birçok kişi, Kuran’ın
anlattığı gibi Müslüman olmaktansa Hanefi, Şafi, ya da Şii olmayı tercih
ediyor. Çünkü Kuran’da olmayan bu yasaklara, bu gelenek dinselleştirmeciliğine;
bu mezhepler geçit veriyor. Kişiler Kuran’ı açıp dini
öğreneceklerine; Kuran dışı pek çok kaynak ve söylemin etkisiyle kafalarında
bir din oluşturup sonra bu dini Kuran’da arıyorlar; bu dini Kuran’da
bulamayınca ise “Bak, Kuran eksikmiş” diyorlar!
Eksiksiz
Kitap
''Kitap’ta
hiçbir şeyi eksik bırakmadık.'' (6-Enam Suresi 38)
Allah,
Kitap’ta eksik olmadığını söylerken; Kuran’ı daha çok ölülerin arkasından okunan
bir kitap gibi kullanıp, Kuran’ın manasından çok musikisine önem verenler, ne
yazık ki bu ayetlerin manasını anlayamıyorlar. Kuran yerine ilmihal kitabını,
mana yerine musikiyi, canlılar yerine ölüleri, Kuran’da anlatıldığı şekliyle
İslam yerine mezheplerin İslamı’nı ön plana alanlar; Kuran’ı, manayı ve
canlıları ön plana almadıkça, apaçık olan bu ayetlerin manalarını da anlamaları
pek mümkün gözükmemektedir.
154-
Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
155-
Hiç mi öğüt almıyorsunuz?
156-
Yoksa sizin apaçık olan bir deliliniz mi var?
157-
Şayet doğru söylüyorsanız kitabınızı getirin. (37-Saffat Suresi
154-157)
36-
Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz?
37-
Yoksa okuyup, ders almakta olduğunuz bir kitabınız mı var?
38-
İçinde keyfinize uyanın sizin olduğu. (68-Kalem Suresi 36,37)
''Sen
de aralarında, Allah’ ın indirdiğiyle hükmet.'' (5-Maide Suresi
49)
Ayetlerden,
dini hükümlerin Allah tarafından indirilmiş olan Kitab’a dayanması gerektiğini görüyoruz.
Allah’ın indirdiği Kitab’a dayanmayan hükümler, dinen temelsizdir. Eğer Peygamber’in olduğu iddia edilen bir söz veya davranış,
Kuran’a ilave yapılan bir hükme delil gösteriliyorsa; o hadis ya Peygamber’e
iftiradır, ya da Peygamber’in şahsi tercihi veya tarihin belli bir dönemiyle
sınırlı -tarihsel- olan, dinen hüküm ifade etmeyen bir mesele dinselleştirilmiştir.
Maide Suresi 49. ayetten anlaşıldığı üzere Peygamber
sadece Kuran’la hüküm vermiştir ve sonuç olarak Kuran’da tüm dini hükümler
bulunmaktadır. Bir tek Kuran’ı dinin kaynağı olarak esas alırsak başka bir
kaynağa, otoriteye ihtiyaç duymadan dinimizi doğru bir şekilde öğrenebiliriz.
''O
yalnızca bir öğüt ve Mübin (apaçık) bir Kuran’dır.'' (36-Yasin Suresi
69)
Ayetten
de görüldüğü gibi Kuran’ın sıfatlarından biri olan Mübin, “beyan” kökünden
olup; “apaçık, açık açık gösteren” manalarına gelmektedir. Aynı ifadeye 27-Neml 1, 28-Kasas 2 gibi ayetlerde de
rastlarız. Kuran’ın apaçık olduğunu ifade eden bu
ayetler, Kuran’ın tek başına anlaşılamaz olduğunu, ancak hadislerle veya mezhep
imamlarıyla Kuran’ı anlayabileceğimizi söyleyenlere cevap vermektedir.
27-Neml Suresi 79. ayette ise Peygamberimiz’e “Sen mübin gerçek üzerindesin.”
denilmektedir. Peygamberimiz’in insanlığa tanıttığı dinin açıklayıcısı
Kuran’dır. Bu yüzden Peygamberimiz’e izafe edilen dini hüküm ifade eden her
şey, ancak Kuran’dan onay aldığı takdirde geçerlidir. Mübin olan Kuran; hem
dini, hem Peygamber’i tanımamızda tek başına yeterlidir.
Kuran’a
Uyan Peygambere De Uymuş Olur.
''De
ki “Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum.” (21-Enbiya Suresi 45)
''Böylece
biz seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete, sana
vahyettiklerimizi okuman için gönderdik.'' (13-Rad Suresi 30)
''Bu
Kuran, bana, sizi ve ulaştığı kimseleri uyarmam için vahyolundu.'' (6-Enam Suresi 19)
''Onlara
ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda bizimle karşılaşmayı ummayanlar
derler ki: “Bundan başka bir Kuran getir- veya bunu değiştir.” De ki: “Benim
onu kendiliğimden değiştirmem asla mümkün değildir. Ben sadece bana vahyedilene
uyuyorum. Eğer Rabbime isyan edersem büyük günün azabından korkarım.” (10-Yunus Suresi
15)
Ayetlerden
de görüldüğü gibi, Peygamber’in açıkladığı ve uyduğu vahiy Kuran’dır.
İnanmayanların reddettiği, değiştirilmesini istedikleri de yine Kuran’dır.
Peygamber’in vazifesi kendisine vahiy olarak gelen Kuran’ı insanlara tebliğ
etmektir. Peygamber’e uymak; Kuran’a uymak, Kuran’ın
sistemine göre inanmak, hareket etmek ve yaşamaktır. Peygamber’imiz Kuran’da en çok “resul” kelimesiyle tanıtılır.
“Resul” Türkçe’deki “elçi” kelimesinin karşılığıdır ki Allah, bu kelimeyle,
Peygamberimiz’in vazifesi olan İlahi mesajın insanlara iletilmesini vurgular.
Ayetlerden gördüğümüz gibi bu mesaj Kuran’dır. Başka
hiçbir kaynağa, hiçbir kitaba gönderme yapılmamaktadır. Allah, Kuran dışında başka uyulması gereken vahiyler,
kaynaklar olsaydı; onları da belirtir, onlara da uymamızı isterdi. Oysa
bugünkü manzaraya baktığımızda yüzlerce cilt hadis ve fıkıh kitabının dinin
kaynağı sayılarak Kuran’a eş koşulduğunu görüyoruz. Böylece Kuran’ın, din
konusundaki otoritesi ve kaynaklığı % 100 iken, Kuran birçok kaynağın
arasındaki bir kaynağa indirgenmiş ve dolayısıyla dinin kaynağının belirlenmesi
hususunda içinden çıkılmaz bir batağa saplanılmıştır. Öyle ki Kuran’ın, oluşturulan
bu yeni yapıda hacim olarak payı % 1’in bile altındadır. Gördüğümüz tüm bu ayetler,
Kuran’ın değerini düşüren ve yalan sözler (“hadis” başlığı altında) atfetmek
suretiyle Peygamber’e iftira eden anlayışa karşı çıkar.
Kuran’ın
Açık ve Detaylı Açıklamaları
''Andolsun
ki size açıklayıcı/açık delil (beyyine) ayetler, sizden önce gelip geçenlerden
örnekler ve korunup, sakınanlar için de bir öğüt indirdik.'' (24-Nur Suresi 34)
''...Ta ki ölen açık delil (beyyine) üzerine ölsün, yaşayan da açık delil (beyyine)
üzerine yaşasın.'' (8-Enfal
Suresi 42)
Kuran’a
göre insan, “beyyine” (açık delil) üzere olmalıdır. Yani geleneklerden hareketle,
“Böyle gördük, biz de böyle yapıyoruz” mantığıyla yapılan uygulamalar, kelle
sayımı ile gerçeği bulmalar Kuran’ın anlattığı İslam ile bağdaşmaz. Kuran’a
göre, Kuran’ın kendisi “beyyine”dir (açık delildir). Bu yüzden ancak Kuran’ı
dinin tek kaynağı yapanlar açık delile uymuş olurlar.
''Bunları
Kuran’da türlü türlü şekillerde (sarf) açıkladık ki öğüt alıp hatırlasınlar.
Fakat bu sadece kaçışlarını artırıyor.'' (17-İsra Suresi 41)
''Andolsun
bu Kuran’da her örnekten insanlar için türlü türlü açıklamalarda (sarrafna)
bulunduk. İnsanların çoğu ise tanımamakta ayak diretmektedirler.'' (17-İsra Suresi
89)
''Bak
iyice kavramaları için ayetleri nasıl türlü şekillerde açıklıyoruz'' (nusarriful).
(6-Enam
Suresi 65)
''Bilgiyle
uzun uzadıya, etraflıca açıkladığımız (fassalna), inanan bir toplum için
doğruya iletici ve rahmet olan bir kitabı onlara getirdik.'' (7-Araf Suresi 52)
''Bu
bir kitaptır ki, Hakim ve Her şeyden Haberdar olan, ayetlerini hüküm ifade
edici (muhkem) kılmış ve sonra detaylandınp (fussilet) açıklamıştır.'' (1-Hud Suresi 1)
Kuran’ın
Açıklamadıkları Din Dışı Alandır.
Yukarıdaki ayetlerden Kuran’ın detaylı, etraflıca, türlü türlü
şekillerde dini konularda gerekli olan tüm açıklamaları yaptığını; Kuran’ın
kendisinin söylediğini görüyoruz. “Kuran başka kitaplara gönderme yapar, Kuran
ana kitaptır, detayları başka kitaplardan öğreniriz” demek; tüm bu ayetlere
karşı çıkmak, bu ayetleri yok saymak demektir. Aynı şekilde “Kuran’dan dini
anlayamayız” tipi izahlar da Kuran ile çelişir. Kuran’ın izahlarına göre iman
edenler, dinlerini Kuran’dan öğrenirler. Kuran’ı incelediğimizde gerekli tüm
teferruatların Kuran’da yer aldığını görürüz. Örneğin Kuran, zorda kalıp başka
yiyecek bir şey bulamayanların; aşırıya gitmemek kaydıyla, normalde haram olan
leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanları yiyebileceği
gibi detayları bile içermektedir.
Hacla
ilgili anlatılan bir hususta; başında hastalık olduğu için saçını kısaltanların
ne yapması gerektiği de Kuran’da geçer. Anne, kız kardeş veya teyze ile
evlenmenin haram olduğu da Kuran’da vardır. Sadece Peygamberimiz’e farz olan
gece ibadeti de Kuran’da geçer. Ebu Leheb’in Müslüman olmayacağı, Rumların
yakın zamanda savaşı kazanacakları tipinde ancak Peygamberimiz döneminde
gözlenebilecek olaylara da Kuran değinir. Yukarıdaki örnekler ve daha birçok
örnek, Kuran’ın tüm teferruatları verdiğinin delilidir. Kaç kişi Kuran’da haram
edilen domuz, leş gibi yiyecekler dışında başka hiçbir helal gıda bulamayacak
kadar zor durumda kalıp, bunları yemek zorunda kalacaktır? Hastalığı yüzünden
saçını kısaltacak olan kişi sayısı binde bir bile değildir. Yani her bin
kişiden birinin hayatta bir kere rastlaması ihtimali bile zor olacak bir detay
Kuran’da vardır. Anne, kız kardeş veya teyze ile evlenmeye kalkmanın çirkin
olduğu aşağı yukarı herkesin bildiği, on binde bir insanın bile kalkışmayacağı
bir iğrençliktir. Kuran’da, “Zaten hiç kimse annesiyle evlenmeye kalkmaz”
denmemiş, bu da açıklanmıştır.
Yahudilere
Cumartesi yasağı gibi yasakların da koyulduğunu belirten Kuran, hiç mümkün
müdür ki inananlarına tüm yasakları belirtmesin? Hiç mümkün müdür ki saçını
hastalıktan dolayı kısaltan adama yol göstersin de, kıyafet ve diğer hususlarda
bir yasak varsa bunu kadınlara açıklamasın? Hiç mümkün müdür ki zorda kalana
yukarıda belirttiğimiz izni açıklasın da midye, karides diye bir yasak varsa
bunun açıklamasını başka kaynaklara bıraksın? Hiç mümkün müdür ki Peygamber’e
özel farz ibadet açıklansın da tüm Müslümanlara farz olan tüm ibadetler
Kuran’da yer almasın?
Allah
tarafından gönderilen bir Kitab’a sahip olmamıza rağmen onun din adına tüm
bilgileri içermediğini iddia edenler var. Allah’tan gelenin, insanların
yazacağı kitaplardaki açıklamalarla, tefsirlerle tamamlandığı hiç düşünülebilir
mi? Eğer din adına Kuran’ın mevcut hacminden fazla bilgilere ihtiyacımız
olsaydı, Allah, Kuran’ı 2-3 kat daha kalın yapabilirdi. Böylece bizi, yine
başka kaynaklara muhtaç etmezdi. Kuran, eğer dini açıklama hususunda yetersizse
niye indirildi? Allah dinin sadece bir kısmını açıkladı da, diğer kısmı için
başkalarına -kendilerinden Kuran’da hiç bahsedilmeyen insanlara- mı muhtaç
kaldık?
''Eğer
yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa ve deniz de arkasından yedi deniz daha
katılarak kullanılsa; yine de Allah’ın kelimeleri tükenmez. Allah üstündür,
bilgedir.''
(31-Lokman
Suresi 27)
Kaynak: Kuran Araştırma Grubu, Uydurulan Din ve Kurandaki Din, İstanbul Yayınevi, 2011, s.31-39
Kaynak: Kuran Araştırma Grubu, Uydurulan Din ve Kurandaki Din, İstanbul Yayınevi, 2011, s.31-39
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder