Kuran’la
ilgili mezhepçi anlayış tarafından çarpıtılmış konulardan bir tanesi de kadınların
şahitliğidir.
Kuran, kadın ile erkeğin şahitliğini bir tutar, hiçbir yerde “bir
erkeğin şahitliği iki kadına eşittir” diye geçmez. Örneğin zinanın tespitinde 4
şahit gerekir ve Kuran’da bu şahitler 4 kadın veya 2 erkek, 4 erkek veya 8 kadın
gibi ifadeler kullanılmadan 4 şahit diye belirtilir. Yani herhangi 4 şahit işlevi
görür, kadın erkek ayrımı yapılmaz.
Kadınla
kocasının şahitliklerinin birbirleriyle çeliştiği, kadınlara zina isnadıyla ilgili
durumda da; kocanın şahitliği karısınınkine eşittir, hatta iki şahitliğin çeliştiği
bu durumda kadın, kendi şahitliğine uygun olarak masum kabul edilir.
24-Nur
Suresi 6-9:
6- Eşlerini suçlayıp kendilerinden başka
tanıkları olmayan erkeklerden birinin tanıklığı, doğru konuştuğuna dair dört
kez Allah'a yemin etmesiyle geçerli olabilir.
7- Beşinci yeminde de, yalancı olduğu taktirde Allah'ın lanetinin kendisi üzerine olmasını diler.
8- Dört kez Allah'a yemin ederek kocasının yalan söylediğine tanıklıkta bulunduğu taktirde kadın cezayı savar.
9- Beşinci yeminde de, kocasının doğru olması halinde kendisinin Allah'ın gazabına uğramasını diler.
*4 kez
yemin ederek eşini suçlayan erkeğe karşılık olarak kadın kendinden başka şahitlere
ihtiyaç duymadan tek başına 4 kez ettiği yemin ile eşinin suçlamasını üzerinden
savabiliyor. Eğer 2 kadının şahitliği 1 erkeğe eşit olsaydı bunu yapamazdı.
İstisnai,
yanlış anlaşılan (veya istismar edilen) ayet ise Bakara suresi 282. ayette,
vadeli borçlanmalarla ilgili konuda geçer.
‘’Ey iman sahipleri! Belirli bir süre için birbirinize borç
verdiğinizde onu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın
kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borç altına giren
kişi de onu kayda geçirtsin ve Rabbinden korksun da borcundan hiçbir şey
eksiltmesin. Borç altına giren, aklı ermez yahut zayıf-çaresiz biri ise yahut
yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki
kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan
bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu kadınlardan biri şaşırırsa/unutursa ötekisi
ona hatırlatsın diyedir. Tanıklar, çağırıldıklarında çekimser davranmasınlar.
Küçük veya büyük, borcu, süresine kadar yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız
Allah katında adalete daha yakın, tanıklık için daha sağlam, kuşkuya düşmemeniz
için daha elverişlidir. Ancak aranızda döndürüp durduğunuz tamamen peşin bir
ticaret sözkonusu ise onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur.
Karşılıklı alış-veriş yaptığınızda da tanık bulundurun. Yazıcıya da tanığa da
zarar verilmesin. Böyle bir şey yaparsanız bu, kendinize kötülük olur.
Allah'tan korkun. Allah size öğretiyor. Allah, her şeyi en iyi biçimde
bilendir.’’ (2-Bakara Suresi 282) Çeviri: Yaşar Nuri Öztürk
Kuran Araştırma
Grubu’nun Yorumu:
Bu
ayette, “borçların yazılması ve yazıcı ile şahitlerin bu görevden kaçmamaları” söylenir.
Ayrıca ayetin sonunda “yazıcıya ve şahitlere zarar verilmemesi gerektiği” geçer.
Görüldüğü gibi maddi menfaatlerin söz konusu olduğu bu konuda, şahitlik
insanların kaçındığı, yapmak istemedikleri bir sorumluluktur. Allah ise bu kaçınılan
görevi erkeklere yükleyip, “iki erkek şahit bulunmasını” ister. Dikkat edin
ayette, “iki erkek veya dört kadın şahit bulun” ifadesi geçmez, doğrudan “iki
erkek şahit bulunması” istenir. Böylece ticaretle daha az uğraşan ve baskılara
karşı daha hassas olan kadın, bu kaçınılan vazifeden korunur. Eğer iki erkek
bulunamaz ve bir erkek bulunursa, o zaman “bir erkek ve iki kadın bulunması”
gerekir. Böylece hem şahit sorunu çözülür, hem olumsuz bir durumun ortaya çıkışı
ihtimalinde bir erkekle bir kadının karşı karşıya kalması önlenip kadın korunur.
Ortaya borcun miktarı konusunda bir yanlış anlama çıktığını düşünelim. İki şahidin
farklı şahitliği durumunda kadın, erkekle karşı karşıya kalacak ve iki taraftan
birinin yalancı olduğunun kesin olduğu bir ortamda, yoğun stres ve baskı altında
kalacaktır. Oysa bir erkek ve iki kadın şahitle, şahit sayısı üçe çıkınca mesuliyet
dağılacağı için şahitlikteki stres azalacak ve baskı yapmak isteyen art niyetli
kimselerin bu sefer iki kişiden birini değil, üç kişiden ikisini kandırmaları
gerektiği için işleri zorlaşacaktır. Kadınların baskılardan korunmasını sağlayan
bu uygulamanın hikmetlerini idrak edemeyenler; kadını baskılardan koruyup, kaçınıldığı
belirtilen bir mesuliyeti erkeğe yükleyen bu ayeti anlamayarak, “bir erkeğin şahitliği
iki kadının şahitliğine eşittir” diyerek, Kuran’ı çarpıtmışlar ve evvelki
uydurma izahlarından kaynaklanan bakış açılarını bu alana da sokmuşlardır. Oysa
bu ayet dışında Kuran’da geçen diğer şahitliklerde kadın, erkek ayrımı yoktur.
Eğer böyle bir ayrım olsa, Allah bunu ya her şahitlikle ilgili ayette belirtir
ya da “bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliğine eşittir” diye genel bir hüküm
koyardı. Böyle bir hükmün olmaması, böyle bir durumun da olmadığını gösterir.
Ticaretle tarihin her döneminde daha az alakalı olan kadın, ticaretle alakasının
azlığı veya baskıya uğraması sonucu doğru şahitlikten saparsa diğer kadının hatırlatması
sonucu, bu zorluğu aşabilir ve mesuliyeti paylaşıp mesuliyetini azaltır. Ayette
“Yazana da, şahitlik edene de zarar vermeyin. Yapacak olursanız doğru yoldan
sapmış olursunuz.” şeklindeki ifadeyi, şahide ve yazıcıya yapılan
baskıyı ve bu bağlamda ayetin mantığını anlamak için gözönünde
bulundurmamız gerekmektedir.
Edip Yüksel’in
yorumu:
Bu tanıklık uygulaması
sadece alışveriştedir. (Alışverişle ilgili olan bu ayet dışında geçen tüm
şahitlik ayetlerinde bu durum söz konusu değildir.)
Bu ayetten, kadının zeka, hafıza veya
güvenilirlik açısından erkeklerden aşağı olduğu çıkarılamaz (Bakınız; 24:6-9; 3:195). Hadislere
dayanan bu yorum diğer ayetlerle çelişir. Bir erkek yerine iki kadının
tanıklığı, erkek ve kadının İslam toplumu içinde genelde öğütlenen rollerinin
istatistiksel yansımasından ibarettir.
Kadınların
erkeklerden daha çok çocuk yetiştirme ve ev işleriyle meşgul olması ister
istemez istatistiksel olarak onları finansal işlemler konusunda erkeklerden
daha az bir deneyime sahip olmalarına yol açar. Günümüzün ileri kayıt ve belgeleme
teknolojisi ve çok detaylı yazılmış kontratlar yazılı belgelere ek olarak sözlü
tanıklığa olan gereksinimi alabildiğine azaltmış bulunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder