1 Ağustos 2017 Salı

Kuran'da Kadını Dövün Hükmü Var Mı?

Kuran’da geçen kadınlarla ilgili en çok tartışma konusu olmuş ayetlerden biri Nisa Suresi 34. ayettir. Bu ayeti iki yazardan alıntılarla inceleyelim.

Prof. Yaşar Nuri Öztürk şöyle demektedir:

“Bu ayet erkeklerin mutlak anlamda üstünlüklerinden değil, varlık yapılarındaki bir farklılıktan bahsediyor. O da erkeklerin kadına ‘kavvam’ yani koruyucu, kollayıcı, gözetici olmalarıdır. Ne var ki Kuran ayetlerini, kadını horlamak için pervasızca tevil eden ve sürekli anlam kaydırmaları yapan çoğu müfessirler bu ‘kavvam’ kelimesini hakim, yönetici gibi Kuran’daki kullanımına uymayan anlamlar vererek erkek despotizmine gerekçe yapmışlardır. Aynı ayetteki ‘fadribu’ kelimesi, Kuran’da kullanılan anlamlarından yalnız bir tanesiyle kayıtlanmış ve emirden hep ‘dövmek’ çıkartılmıştır. Bütün tevillerini ve yorumlarını kadın aleyhine yapan yaklaşımlardan zaten başka bir şey beklenemezdi. Oysa, kelimenin diğer anlamları ayetin amacını ve düzenlenen konunun maksadını çok daha doyurucu biçimde önümüze koymaktadır. İşin esası şu ki, Kuran birçok yerde sergilediği kelam mucizesini burada da sergileyerek, bir tek kelimeyle birkaç alternatifi birden vermiştir. Biraz teknik detay verirsek şunları söyleyeceğiz: ‘Fadribu’ emrinin kökü olan ‘darb’ kelimesinin 30’a yakın anlamından en önemlileri ‘vurmak, dövmek, huruc (çıkmak), zehab (gitmek) ve dolaşmaktır’ (Bakınız: İbn Mansur, Lisanul Arab, ‘Darb’ Maddesi). Durum bu olunca konumuz olan ayetteki emri bu anlamların muhtemel olan her biriyle değerlendirmek gerekmektedir. Buna göre emri aynı zamanda ifal kalıbından da anladığımızda ifade ettiği manalar şunlar olur: 1- Onları evden çıkarın, 2- Onları bulundukları yerin dışına gitmek zorunda bırakın, 3- Onları dövün. Kuran böylece içinde bulunulan duruma ve karşılaşılan şartlara göre bu üç seçenekten birinin kullanılmasını istemektedir. Ve dikkat edilirse ilk iki seçenek düzenlenen konuda, sonuç almak bakımından hem insan psikolojisine hem de hukuk mantığına daha uygundur.”

(Yaşar Nuri Öztürk, Kuran’daki İslam, sayfa: 552-554)

Dr. Edip Yüksel ise aynı ayetle ilgili şu izahları yapar:

“Ayette geçen (erricalü kavvamune alennisai) ifadesinin ‘erkekler kadınları gözetir’, yahut ‘kadınların geçiminden sorumludur’ biçiminde çevrilmesi gerekirken, gördüğüm tüm Türkçe mealler buradan erkeğin kadınlar üzerinde otoriter olduğu anlamını çıkarmışlardır. Nisa 135’te geçen ‘kavvam’ kelimesine ‘gözeten, tam yerine getiren, ayakta tutan’ gibi anlamlar veren meallerimiz, neden Nisa 34’te geçen aynı kelimeye ‘hakim, yönetici’ gibi farklı anlamlar vermektedirler? 5-Maide Suresi 8. ayette geçen ‘kavvam’ kelimesine de aynı şekilde ‘gözeten, ayakta tutan’ anlamını veren meal yazarlarımız, neden kadınlar söz konusu olunca kelimenin anlamını değiştirip sertleştirme ihtiyacı hissetmişlerdir? ‘Kavvam’ kelimesi ‘kvm’ kökünden türer. Bu kökün türevlerinin geçtiği tüm ayetleri incelerseniz, hiçbir yerde yönetici hakim anlamını bulamayacaksınız. Aynı ayetteki ‘badehum’ kelimesindeki ‘hum’ zamirini, sadece erkeklere gönderdiğinizde anlam şöyle olur: ‘Allah, erkeklerin bazısını bazılarına üstün kılmıştır.’ Bu anlam kuşkusuz ayetin içinde bulunduğu metinle uyuşmamaktadır. Ancak ‘badehum’ kelimesindeki ‘hum’ zamirini, erkek ve kadınlardan oluşan karma bir topluluğa gönderdiğinizde anlam şöyle olur: ‘Allah, erkeklerin ve kadınların bazısını bazılarına üstün kılmıştır.’ Türkçe’ye en uygun çeviri şöyle olabilir: ‘Allah, her birine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir.’ Nisa 34 ayetindeki ‘idribuhunne’ kelimesi ‘o kadınları dövün’ diye çevrilmiş. Bu kelime üzerinde incelemeye geçmeden önce karı koca ilişkisi üstüne Kuran’ın bir değerlendirmesini hatırlatmak isterim. 30- Rum Suresi 21. ayette şöyle geçer: “Kendileriyle rahatlayıp huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması O’nun ayetlerindendir. Düşünen bir toplum için bunda işaretler vardır.” Görüldüğü gibi evliliğin amacı sevgi ve merhamete dayalı huzurdur. Herhangi Arapça bir sözlüğe bakarsanız, bu kelimenin altında uzun bir anlamlar listesini bulacaksınız. Denilebilir ki ‘daraba’ kelimesi, Arapça’da en zengin anlama sahip kelimedir. Arapça’da parayı ‘daraba’ yaparsın yani basarsın. Nitekim ‘darphane’ Arapça, Farsça bileşimi bir kelimedir. Arapça’da greve gitmek “drab”tır. Türkçemizde de ‘vurmak’ kelimesi aynı şekilde değişik anlamlarda kullanılır. Tutmak ve çalmak da öyle. ‘Radyoyu çaldım’ diyen birisi, bu ifadeyle ya hırsızlığını itiraf eder, ya da radyoyu kullandığını bildirir. Nitekim ‘idrib’ kelimesi de ‘çık dışarı’ anlamına gelir. Kuzey Afrika’da Arapça konuşanlar hâlâ ‘daraba’ fiilinin emir kipini bu anlamda kullanmaktadırlar. Çok anlamlı bir kelimeyle karşılaştığımızda uygun olan anlamını metnin içeriğini, kullanış biçimini ve sağduyuyu dikkate alarak seçeriz. Örneğin 13- Rad suresi 17. ayetindeki ‘daraba’ kelimesini ‘açıklamak’ yerine ‘dövmek’ olarak anlasaydık saçma bir sonuçla karşılaşırdık: ‘İşte Allah hakkı ve batılı böyle döver.’ Nisa 34’teki ‘nuşuz’ kelimesi de meallerde ‘şirretlik, itaatsizlik’ olarak çevrilmiş. Halbuki bu kelime flörtten başlayarak gayri meşru cinsel ilişkiye kadar uzanan sadakatsizlik ve iffetsizlik anlamını da içerir. Nitekim Nisa 34 ayetini dikkatle incelediğimizde, bu ikinci anlamın sözün gelişine daha uygun olduğunu görüyoruz. Nisa 34 ayeti, sadakatsiz ve iffetsiz davranan eşine kocasının nasıl davranacağını öğretiyor. Bu uygunsuz tavrın başlangıcında koca öğüt vermeli. Eğer kadın başkasıyla flörte devam ederse kocası yatakları ayırmalı. Eğer bu da yarar sağlamaz ve kadın işi zinaya kadar götürürse, o zaman kocası onu evden çıkarmalı. Erkeğini kandırarak evlilik anlaşmasına ihanet eden bir kadını dövmek, nihai bir çözüm olamaz. Ancak ondan ayrılmak ameliyat gibi sıkıntılı da olsa bir çözümdür.” (Dr. Edip Yüksel, Türkçe Kuran Çevirilerindeki Hatalar, sayfa 13-20) Nitekim ‘darabe’ ifadesi, tartışma konusu olan ayetin dışında aynı surenin (Nisa) 94. ayetinde de geçmekte ve burada ‘çıkmak’ anlamında çevrilmektedir.

Yaşar Nuri Öztürk, bahsedilen ayeti şu şekilde çevirmiştir:

‘’Erkekler, kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar. Allah’ın kendilerini koruduğu gibi gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/ bulundukları yerden başka yere gönderin. Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.’’ (4-Nisa Suresi 34)

Edip Yüksel ise yukarıda alıntıladığımız açıklamalarından sonra ayeti şöyle çevirir:


‘’Erkekler kadınları gözetmekle yükümlüdür. Zira Allah, her birine farklı yetenekler ve özellikler vermiştir. Nitekim erkekler evin geçiminden sorumludur. Erdemli kadınlar (Allah’ın yasasına) boyun eğer ve Allah’ın korumasını emrettiği (onur ve iffetlerini) tek başlarına bile olsa korurlar. Onur ve namusları konusunda endişe duyduğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarınızı ayırın, nihayet onları çıkarın. Ancak sizi dinleyip vazgeçerlerse onlara karşı bir yol aramayın. Allah yücedir, büyüktür.’’(4-Nisa Suresi 34)



Kaynak: Kuran Araştırma Grubu, Uydurulan Din ve Kurandaki Din, İstanbul Yayınevi, 2011, s.236-239


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder