Hakkında çok konuşulan,
din düşmanları tarafından istismar edilen bu konu hakkındaki görüşümü kısaca
açıklayacağım. Öncelikle temel yöntemimi ortaya koymalıyım. Bu konuyu Kuran temelli ele alıyorum (Hadislerde bu konu hakkında birçok
uydurmalar -mevzu hadisler- olduğu kanaatindeyim). Bu söylediğimin açılımı
şudur: Bu konuda Kuran’ın söylediği doğru,
Kuran’la çelişen yanlış, Kuran’da açıklanmayan mümkün kategorisindedir. İşin doğrusu, bu konuda, birçok başka konuda olduğu
gibi, en temel sorun, bu metodun geçerliliğini anlamayla ilgilidir.
Şimdi bunlara dayanarak şu soruya cevap verelim: Kuran’da cennette cinselliğin
olup olmayacağı, ya da nasıl olacağı veya hurilerin cinsel bir ödül olduğuna
dair açık bir ifade var mı? Bu sorunun cevabı açıkça “Hayır”dır. Yani Kuran’da
ahirette cinsel yaşamın detayları olmadığı gibi olduğuna veya olmadığına dair
açık bir ifade de yoktur. Bu açıdan bakıldığında ahirette cinselliğin olması
“mümkün” kategorisindedir. Ahirette insan nefsinin istediklerinin
karşılanacağını söyleyen ayetlere (41-Fussilet
Suresi 31 ve 43-Zuhruf Suresi 71) binaen, ahirette cinsellik olacağı
beklentisi, bence makul bir beklentidir. Fakat orada, insanın, yeni bir şekilde
yaratılacağını ifade eden ayetlere (56-Vakıa
Suresi 61) binaen, açıkça belirtilmeyen bu hususu “mümkün” görmeme rağmen,
bu yeni yaratılışta böyle bir şeyi arzu edip etmeyeceğimizi bilemeyeceğimizi
saptamakta fayda var. Cennetteki insanların hoşuna gidecek birçok nimetin
gerçek vasıflarını hiç kimsenin bilmediğini söyleyen 32-Secde Suresi 17 ayeti, bu konuda olması gerekli zihinsel tavra
ışık tutmalıdır.
Kuran’da,
cennetteki nimetlerin gerçek vasıflarını kimsenin tam olarak bilemeyeceği
belirtildiğine göre, Kuran’ın bu nimetleri anlatmasının tek yolu “benzetmelerle
anlatım” (teşbih) yapmaktır (3-Ali İmran
Suresi 7. ayet Kuran’da “benzetmeli anlatım”ın –müteşabih- önemini
göstermektedir.) Diğer yandan Kuran’dan, ahirette, dünyadan daha çok nimetin,
büyük bir saltanatın (76-İnsan Suresi
Suresi 20) olduğunu öğreniyoruz; kısacası Kuran’da tüm detayların değil,
bilakis sadece bazı kesitlerin anlatılması kaçınılmazdır. Sonuçta Kuran’da,
ahirette olanların “benzetmeli anlatım” ve “bazı kesitleri aktarmak” suretiyle
aktarıldığını hep aklımızda tutmalıyız. Bu ise Kuran’da anlatılanların
cennetteki nimetlerin tam olarak aktarılması olmadığı (çünkü benzetme tam
aktarma değildir), fakat orda olanları anlamamız için ipucu niteliğinde olduğu;
ayrıca Kuran’da haberi verilmeyen birçok nimet olduğu, anlatılanların var
olanların ufak bir kısmı olduğu anlamına gelir.
Gelelim
cennette cinsellik olduğunu ifade ettiği düşünülen ayetlerin ve huri
meselesinin incelenmesine. Bu konuda önemli gördüğüm şu birkaç hususu ilgili
ayetlerle beraber kısaca inceleyeceğim:
1- Huriler Erkeklere Verilen Bir Ödül Mü?
Arapça’da,
başka birçok dilde olduğu gibi, erkek-kadın karışık topluluklara ve sırf erkeklerden
oluşan topluluklara kullanılan fiiller ortaktır. Sonuçta cennetlikler için bu
tip fiiller kullanıldığı gibi cehennemlikler için de aynı fiiller kullanılır.
Bu ödül veya cezaların sırf erkeklere mahsus olduğunu düşünemeyeceğimiz gibi
“hurilerin” sırf erkekler için bir ödül olduğunu düşündürecek bir Kurani ifade
de yoktur. Bu konuda tefsirci Prof. Dr. Mehmet Okuyan şöyle demektedir: “Kur’ân’da eğer kadınlarla ilgili çok özel bir mesele gündeme
getirilecekse, onlara ait dişi zamirler veya kullanımlar devreye sokulur. Eğer
önemli bir fark yoksa o zaman cümlelerin içerisinde erkek ve kadın ayırımı
yapılıyorsa da sonuçta tek sığa tercih edilir ki bu da müzekker, yani erkek
sığadır.”
Burada
dikkat çekilmesi gerekli husus “huri” kelimesinin Arapçada dişi veya erkek bir kelime
olmadığıdır. Bu kelime “gözünün beyazı bembeyaz,
tertemiz, güzel” gibi anlamlara gelmektedir.
Kuran’da hurilerin insanlarla “eşleştirileceği” (zevvecnahum) ifade
edilmektedir (44-Duhan Suresi 54, 52-Tur
Suresi 20); fakat bu eşleştirmede cinsellik olduğu şeklinde bir beyan
yoktur. Nitekim Kuran’da nefislerin eşleştirilmesi için (81-Tekvir Suresi 7), ahirette insanların gruplar şeklinde birleştirilmesi
için (56-Vakıa Suresi 7) de aynı
kelime (zevc) geçmekte, fakat buradaki “eş, grup
olma” anlamındaki “zevc” kelimesinden kimse
cinsel ilişkili bir eşleştirmeyi anlamamaktadır. Peki niteliği bilinmeyen bir
varlığın insanlarla buluşturulmasından ne hakla kesin şekilde cinsellik
anlamını, hem de sadece erkekler için çıkarmaktayız, üstelik kelimenin kendisi
bir dişi kelime bile değilken? Cennet nimetleri, bu dünyada yapılan iyiliklerin
ve Allah’ın hem erkeklere hem kadınlara rahmetinin bir sonucuyken, bu şekilde
bir tefsirin, erkek merkezli ve Arap zihniyeti merkezli bir tefsir anlayışından
kaynaklandığını düşünmekte haksız mıyız? Kuran’da bahsedilen hurilerin, cennete
girecek insanların arkadaşları veya hizmetçileri veya rehberleri gibi bir
vazifeleri olabileceğini de düşünmek pekala mümkünken, neden onların “cinsel
partner” olduğunda ısrar edilmektedir? İşin en iyisi, Kuran’da anlatılan
kesitte hurilerin fonksiyonunun anlatılmadığını saptayarak, “fonksiyonları
nedir” sorusuna “bilmiyoruz” cevabını vermektir.
Allah
isteseydi, Kuran’da cinsellik için kullanılan “lamese” gibi kelimelerle, hurilerle cinselliğin olacağını açık
bir şekilde beyan edebilirdi; böylesi açık bir beyan yokken, cenneti daha çok
erkekler için hazırlanmış bir alan gibi gösteren ve insanlara (sadece kadınlara
veya sadece erkeklere değil) yaptıklarının karşılığının verileceğini söyleyen
Kuran ayetlerinin ruhuna ters bu anlayışı reddetmeli, Kuran’da anlatılmayan
detayları “bilmiyoruz” demeyi bilmeliyiz. Bunların cinsel tatminle ilgili
ilgili bir fonksiyonları varsa bile, mevcut Kuran ayetlerinden hareketle bunun
kesin bir şekilde ifade edilmesi mümkün değildir.
2- Kuran’da Cennetteki Bakire Kadınlardan
Bahsediliyor Mu?
Kuran’da
bakireliğe atıf olduğu, böylece cennette cinselliğe atıf yapıldığı
söylenmiştir. Bu konuda üç ayet gündeme getirilmiştir: 55-Rahman Suresi 56, 74 ve 56-Vakıa
Suresi 36. ayetler. Şimdi bu ayetleri sırasıyla inceleyelim:
55-Rahman Suresi 56. ve 74.
ayetlerde, daha önce insanların ve cinlerin onlara dokunmadıkları, temas
etmedikleri geçmektedir (Lem yatmishunne insun kablehum ve lâ cânn). Fakat
Kuran’da başka hiçbir yerde, bu ayette “yatmishunne” ifadesiyle belirtilen “temas,
dokunma” cinsel ilişki için kullanılmamış; “lamese” (5-Maide Suresi 6), “eta” (2-Bakara Suresi 222), “messe” (2-Bakara Suresi 236,
237), “başera” (2-Bakara Suresi 187) tipi
fiiller cinsel ilişki için kullanılmıştır. O zaman Rahman Suresi 56 ve 74’ten
“kimsenin önceden sahip olmaması, kimsenin dokunmamış bile olması” gibi bir
anlamı anlamak daha doğru değil midir? Burada açıkça cinselliği ifade eden bir
anlam yoktur. Üstelik eğer bu ayetlere bazılarının yaptığı gibi “insanların ve
cinlerin hurilerin bakireliğini önceden bozmadığı” gibi bir anlam verilirse,
insanlarla cinlerin aynı tip bir varlıkla cinsel ilişkiye girebilme ihtimalini
düşünmek gibi bir zorluk da ortaya çıkmaktadır.
56-Vakıa Suresi 36. ayetine ise “o hurileri bakireler kıldık” anlamı
verilmiştir. Oysa ayette “huri” diye bir ifade yoktur. Önceki ayetlerde birçok
cennet nimetlerinden bahsedildikten sonra 34. ayette “yükseltilmiş oturma
alanlarından” bahsedilir, 35. ayette “onların yeni bir şekilde
oluşturulduğundan” bahsedilir, 36. ayette geçen “ve
cealna hunne ebkaran” ifadesini o zaman “daha önce onları hiç kimse kullanmamıştır” şeklinde çevirmek daha uygundur. “Onları” ifadesini ise
ayette ve ayetin yakınlarında bir yerde hiç olmayan “huri” ifadesine yollamak
yerine, ayetin en yakınında, 34. ayette bahsedilen “oturma alanlarına”
(furuşin) göndermek dilbilim açısından en uygunudur. 37. ayette geçen “Uruben
etraba” ifadesini ise “uruben” kelimesini “kusursuz”, “etraba” kelimesini ise “uyumlu,
denk” olarak yani “kusursuz, uyumlu”
şeklinde çevirmek uygun olacaktır.
3- Hurilerin İnciye Benzetilmesi Cinsel Bir
İma Mıdır?
Huriler
Kuran’da “inci”ye (56-Vakıa Suresi-23) benzetilmektedir. Bu benzetmeyi bile bir
cinsel ima olarak değerlendirenler olmuştur. Oysa Kuran’da ahiretteki
çocuklardan (vildan) bahsedilirken bunlar da inciye benzetilmektedir (76-İnsan
Suresi-19). Kuran’da “vildan” ifadesinin “çocuklar” anlamında kullanıldığı
4-Nisa Suresi-75, 98, 127. ve 73-Müzemmil Suresi-17. ayetlerden de
anlaşılmaktadır. Herhalde çocuklar için “inci” benzetmesi var diye çocuklarla
cinsel ilişkiye girildiğini düşünebilecek kimse yoktur! Aynı şekilde Kuran’daki
“genç” anlamına gelen “gılman” için de 52-Tur Suresi-24’te “inci” benzetmesi
yapılmaktadır; fakat bundan da cinsellik anlamı çıkarılmamıştır. Peki o zaman
huriler için böylesi tanımlamalar olmasından hareketle hangi hakla bu ifadenin
kesin bir şekilde cinselliği kastettiğini söyleyebiliriz? (55-Rahman Suresi—58.
ayetteki “yakut” ve “mercan” benzetmeleri de bu çerçevede düşünülmelidir.)
4- Kuran’da Ahiret’te “Göğüsleri Yeni
Tomurcuklanmış Dilberler’’den Bahsediliyor Mu?
78-Nebe Suresi 33. ayetteki Arapça “kevaıbe
etraben” ifadesine birçok Türkçe mealde
“göğüsleri yeni tomurcuklanmış yaşıt kızlar” anlamı verilmiştir, hatta bazıları
“dilberler” diye bile çeviriye ilave yapmıştır. Burada “etraben” ifadesi “uyumlu, denk” anlamına
gelmektedir; “kevaıbe” kelimesi ise “göğüsleri yeni tomurcuklanmış (dilber)
kızlar” olarak çevrilmiştir. Oysa ayette ne “dilber” vardır, ne “göğüs” vardır,
ne de “tomurcuklanma” vardır. Öncelikle şunu belirtelim Arapça’da “kevaıbe”
kelimesinin de “etrab” kelimesinin de dişili erkeği aynıdır; yani bu kelimeler
dişilik ifade etmemektedir. Prof. Dr. Mehmet Okuyan “kevaıbe” kelimesine, bu kelimenin anlamlarından olan
“kaliteli, değerli” anlamlarının verilmesini uygun görmektedir; buna göre bir önceki ayette (32. ayet) belirtilen “bahçeler, üzüm bağlarının” veya genel olarak
cennet nimetlerinin “kaliteli ve (insanların
kullanımına) uygun” olduğu bu ayetten
anlaşılır. Eğer bazılarının verdiği anlam olan “genç” anlamı bu ayete
verilirse; “erkeklerde bıyıkların terlemesi” ve “kızlarda göğüslerin
tomurcuklanması” gençlik alametidir, fakat genç erkeği belirtmek için çeviride
genç erkeğin alameti üzerinden “bıyıkları yeni terlemiş” diye çevirirseniz
kimse bundan bir cinsel içerik anlamayacakken, genç kızlığın alameti alan
“göğüsleri yeni tomurcuklanmış” ifadesiyle çevirirseniz nasıl cinsel
çağrışımlar yapacağı açıktır. (Bu tarz çevirileri ateistlerin ve İslam
düşmanlarının nasıl istismar ettiğini hatırlayalım.) Dişil bir yapısı olmayan
“kevaıbe” kelimesinin, bu ayette “genç kız” olarak çevrilmesi yerine -Okuyan’n
yaptığı gibi- “kaliteli, değerli” anlamında alınmasını daha uygun buluyorum ama
bu kelimeyi “genç kız” anlamında alanların da, hiç olmazsa, bu kelimeyi bu
temel anlamıyla “yaşıt gençler” veya “yaşıt genç kızlar” şeklinde çevirmesi ve
ayetin ne öncesiyle ne sonrasıyla ne mantıkla bağdaşmayacak şekilde bu cinsel
içerikli çağrışımı yapmamaları gerekirdi.
Sonuç:
Sonuçta
Kuran’da, ahirette cinsel bir yaşamın olduğu veya olmadığına dair açık bir
ifade olmadığı gibi, “hurilerin” erkeklerin cinsel partnerleri olduğuna dair
bir ifade de yoktur. “En çok salavat getirene ahirette en çok huri
verilecektir” gibi, metinlerinden uydurma olduğu rahatlıkla anlaşılabilecek
hadislere bu yazıda yer verilmedi, merak edenler, Kuran’da olmayan huri
algısının nasıl oluştuğunu, uydurma olduğunu düşündüğümüz bu hadisleri okuyarak
öğrenebilirler.
Ahirette
insanların canının istediği birçok nimet olacağı Kuran’da belirtildiğine göre (41-Fussilet Suresi 31, 43-Zuhruf Suresi
71, 76-İnsan Suresi 20) ahirette cinsellik beklentisi kanaatimce normal bir
beklentidir. Fakat bilemediğimiz konuda “Bilmiyoruz” demeyi bilmeli ve
cennetteki nimetlerin gerçek vasıflarını kimsenin bilmediğini söyleyen 32-Secde Suresi 17. ayeti bu tip
konular gündeme geldiğinde hatırlamalıyız. Ayrıca 9-Tevbe Suresi 72. ayette dendiği gibi Allah’ın rızasının tüm
Cennet nimetlerinin üstünde olduğunu da hep aklımızda tutmalıyız.
Not:
Bu yazıyı hazırlarken çalışmalarından faydalandığım Prof. Dr. Mehmet Okuyan’a
teşekkür ederim.